Mezra, kelime anlamı olarak ekilecek, ziraat yapılacak yer manasında kullanılmıştır. Daha geniş manada ziraat olunan, yani ekim yapılan fakat kalıcı yerleşim merkezi olmayan araziler hakkında kullanılan bir tabirdir. Ahalisi dağılmış eski yerleşim merkezlerine bu isim verildiği gibi ekime açılmış ancak iskâna açılmamış yerlere de bu isim verildiği bilinmektedir.
Ortak bir ifadeyle, ziraat yapılan araziye, sürekli iskân yapılmamak şartıyla mezra denilebilir. Esasen bölgelerarası farklılıklardan kaynaklanmak üzere, -köylerden demografik, ekonomik açıdan kolayca tefrik edilemediğinden- mezranın kabul gören tek bir tarifi de yoktur.
Bu tariflerden birine göre, ahalisi dağılmış sadece ekinlik alan statüsünde olan eski, bir diğerine göre ise geçici yerleşme merkezleridir. Mezralar terminolojik manada, tamamı ile ziraata ayrılmış geniş tarım alanlarıdır.
Ancak bunun yanında, mezra kavramı, tahrir defterlerinde ahalisi dağılmış yerleşim yerlerini de ifade edebilmektedir. Bu manada bir yerin ekinlik mi yoksa kullanılmayan bir mezra mı olduğunu tayin etmek için harabesi, suyu veya mezarlığının olup olmadığını tespit etmek gerekmektedir.
Mezranın varlığını, “harabesi, suyu ve mezarlığı”nın olup-olmadığı teşkil eder deniliyorsa da bunu kuvvetlendirecek izleri tespit etmek mümkün değildir.
Mezraların nasıl ortaya çıktığı konusunda değişik görüşler öne atılmıştır. Örneğin Halil İnalcık, mezraların “terk edilmiş” karyeler olduğunu, bir yerleşme merkezinin mezra olması için daha önce yerleşilmiş olması gerektiğini ileri sürmüştür. Ayrıca bir mezranın bir tımar sahibine gelir olarak yazılması buranın yakın bir köyün ekinliği olduğu ya da tımarlı sipahinin üzerine yazılmayan hariç riayetin işlediği bir toprak parçası olduğu manasına da gelebilir. Mezraların büyük bir bölümü, zirai ünite olarak faal iken, iskân açısından faal değildir.
Tahrir defterlerindeki verilerden bazı köylerin zamanla perakende olarak ahaliden hali kalmasıyla mezraya dönüştüğü anlaşılmaktadır. Bununla beraber, tam tersi bir gelişme ile mezraların veya çiftliklerin, sürekli yerleşim birimi köyler haline geldiği de görülmektedir.
Terkedilmiş ve dolayısıyla nüfus barındırmayan köyler tahrir defterlerinde karşımıza sıkça çıkmaktadır. Bunlar da “halidir” ya da sadece “hali” ibaresi ile gösterilmektedir. Bununla beraber, tam tersi bir seyrin varlığını da tahrir defterlerinden izlemek mümkündür.
Daha önce mezra olarak kaydedilen bir yerin, köy haline geldiğini görmekteyiz. Öncesinde mezra olarak kayıtlı bulunan bir yerin daha sonra köy olarak kaydedilmesinin en önemli sebebinin gelirindeki yükselme olduğu söylenebilir.