Manav/Türkmen Sözlüğü kitabının hazırlığı sırasında sözlüğe aldığım kelimelerin neler olacağına karar verirken üç ana unsuru esas aldım:
a) Sakarya Türkmen Manav Sözlüğü’ne ait kelimeler: Beserik, cokcirik, çözme, kıntir, yançık vs…
b) Türkiye’nin her yöresinde kullanıldığı hâlde Sakarya Türkmen Manav Sözlüğü’nde farklı anlamda kullanılan kelimeler: Kavga etmek (Manavca’da ağız dalaşı, sözlü atışma), Allah emri (Zelzele), çember (elle işlenen erkek boyun örtüsü), davul (elektrikli fırın), kanat (hela, tuvalet) vs…
c) Ulusal olarak kullanılan Türkçe kelimelerin Sakarya Türkmen Manavlarınca kullanılma biçimi (ağız özellikleri): Fendire (üvendire), hurun (fırın), furma (hurma), apollo (hoperlör), konşu (komşu), Anşa-Âşa (Ayşe), Hatme (Fatma), konkara (kongre), küte (köfte), yuka (yufka), Amet (Ahmet), kü (köy) vs.
Dolayısıyla bu Manav/Türkmen sözlüğü kitabını, bu üç unsuru göz önünde bulundurarak değerlendirmenizi istirham edeceğim.
İki Ana Kültürel Havza: Batı Karadeniz, İç Anadolu’nın Batısı
Bu çalışma sırasında ağız özellikleri bakımından Sakarya Manavlarının iki ayrı kültürel havzanın etkisinde kaldığını gözlemlemiş bulunmaktayım:
a) Batı Karadeniz-Doğu Marmara Kültürel Havzası:
Adapazarı Merkez ve Dernekkırı, Akyazı, Hendek, Erenler ilçeleri ile Kuzey bölge (Söğütlü, Ferizli, Kaynarca, Karasu ve Kocaali) Manavlarının, Kastamonu’dan Üsküdar’a kadar hâkim olan Türkçeyle büyük oranda örtüştüğü benzeştiği gerçeği: Geliyorum’a ‘Geliyom’ denmesi örneği.
b) Güney Doğu Marmara-İç Anadolu Kültürel Havzası:
Bilecik, Eskişehir, Afyon, Kütahya’da rastladığımız ‘Geleyim-gideyim’e Taraklı ve Geyve yöresinde de ‘Gelem-gidem’ denmesi gerçeği. F ile H seslerinin yer değiştirmesi: Sakarya Türkmen Manav Sözlüğü’nde (ağzında da demek mümkündür buna) dikkat çeken bir diğer özellik ise f ile h harflerinin yer değiştirmesi. Örnek vermek gerekirse: Fidayet (Hidayet), Furma (Hurma), Füner (Hüner), Hatma (Fatma), Hurun (Fırın), Gulfü (Gulhü), Rufi (Ruhi).
F sesinin ilk hecenin sonundaysa yutulması/düşmesi: Bir başka özellik ise f senin kelimede ilk hecenin son harfiyse düşmesi, yuvarlanması: Örneğin köftenin küte’ye, yufka’nın yuka’ya dönüşmesi gibi.
R sesinin başına ek gelmesi, sonda tamamen düşmesi: Sakarya Türkmen Manav Sözlüğü’nde (ağzında) altını çizmemiz gereken bir başka temel özellik ise, Orta Asya’dan Anadolu ve Rumeli’ye, en büyük problemimiz olan kelimenin başında ve sonundaki r harfi kullanımı zorluğudur.
Fakat halkımız bu zorluğa kendince şöyle bir çözüm bulmuştur:
Özellikle Müslüman olduktan sonra Türkçemize giren Ramazan, Recep, Resul gibi dinî muhtevalı kelimelerin önüne ı veya e sesi ekleyerek telaffuz etmektedir: Ercep (Recep), Iramazan/Irmazan (Ramazan), İresul (Resul).
Kelimelerin sonundaki r’ler ise neredeyse hiç kullanılmamaktadır:
Va (var), ve (ver), soruva (soruver), gidive (gidiver), olu (olur).
L sesinin n’ye dönüşmesi:
Sakarya Türkmen Manav Sözlüğünde/Ağzında dikkat çeken bir diğer özellik ise ortadaki l sesinin bir öceki harf olan n’yle birleşip tekrarlı/şeddeli hâle dönüşmesi.
Örnek vermek gerekirse: Şaşgınnık (şaşkınlık), afaganni (afakanlığı), napsınna (ne yapsınlar), dudutmasınna mı (tutuşmasınlar mı).
Ortadaki h sesinin düşmesi:
Sakarya Türkmen Manav Sözlüğünde/Ağzında dikkat çeken bir başka özellik ise kelimenin ortasındaki h sesinin düşmesidir. Bilindiği gibi başta ve sonda h sesinin düşmesi Balkan Muhacirlerinin
ortak özelliğidir. Manavlarda ise ortadaki h düşerek Ahmet Amet’e, Mehmet Memet’e, Mahmut Mamut’a Şehime Şeyme’ye, Muharrem Marem’e, Zehra Zera’ya dönüşmektedir.
Sert seslerin yumuşamaları:
Sakarya Türkmen Manav Sözlüğü’nde/Ağzında çok dikkat çeken bir diğer unsur da t, p, k gibi sert seslerin yumuşayarak d, b, g sesine dönüşmesi. Bu konuda yüzlerce örnek verilebilir: Darak (tarak), Daraklı (Taraklı), bazar (pazar), bide (pide), gabak (kabak), Gaynarca (Kaynarca).
Nazal ne, sağır kef kullanımı:
Bütün bir Anadolu’da yaygın olan nazal ne / sağır kef kullanımı Sakarya Türkmen Manav Ağzı’nın tipik özelliklerindendir. Sözünü ettiğimiz ses ‘ne’ ile ‘ğ’ arası bir sestir. Örneğin misafir geldiğinde ‘hoş geldiniz’ değil ‘hoş geldiğiz’, hâl hatır ederken ‘nasılsınız?’ değil ‘nasısığız?’, kapı çalındığında ‘kim o?’ sorusuna ‘benim’ yerine ‘beğim’ denmektedir. Yalnız bu ses ‘ğ’ sesi de değil, ‘n/ğ’ karışımı bir sestir.
Netice itibarıyla şunu söylememiz mümkündür: Sakarya’da yerli/yerleşik Türkmen dediğimiz Manavlar, Taraklı’da 1292’den, Geyve’de 1313’ten, Adapazarı ve kuzey bölgelerinde 1325’teki fetihten bu yana yaşamaktadırlar.
Kendilerine has zengin bir kültürleri ve ona bağlı olarak da zengin ve özgün bir sözlükleri vardır. Çalışmamız bu zenginliği mütevazı bir ortaya koyuş çabası olarak görülmelidir.
Bu sözlük çalışması akademik bir çalışma değildir. İyi niyetli bir araştırma çalışmasıdır.
Belki bu anlamda ileride bu alanda yapılacak akademik çalışmalara zemin/veri oluşturabilecek çalışmalardan
birisi olarak kabul edilmelidir. Her çalışma, her kitap bir yanıyla eksiktir. Ne kadar çok ve özenle
çalışılırsa çalışılsın eksiktir.
Bu anlamda kitabımın eksikliklerimiz şahsi noksanımız, zenginliği ise kaynak kişilerimizden sayılmalıdır. Fahri TUNA