
Âsıkpaşazâde Osman Gazi’nin Sakarya seferini söyle anlatmıştır:
“Doğru Lefke’ye gittiler. Çadırlı ve Lefke tekfurları da karşılayarak bağlılık gösterdiler. Memleketlerini teslim ederek Osman Gazi’nin yanında seçme birer dost oldular.
Ondan sonra Samsa Çavuş gelerek, “Han’ım! Bunların geri almamaları için bu ili bana ver.” dedi. Osman Gazi, “Vilayetin bazısını vermem, çünkü bunları memleketlerinden çıkarmıyorum.” cevabını verdi.
Sonra Lefke’nin yanındaki dere ağzında Yenişehir Suyu’nun kenarında bulunan küçük bir hisarı Samsa Çavuş’a verdi. Oranın adına şimdi Çavuşköyü derler.
Sonra yürüyüp Mekece’ye vardılar. O da bağlılık gösterdi. Tekfuru da Akhisar’a (Pamukova) birlikte geldi. Akhisar tekfuru asker toplayarak karşı geldi.
Büyük savaş yaptılar. Sonunda yenilip kaçtı ve hisarına girmedi. Gaziler hisarı yağmaladı. Tekfuru kaçıp Karaçepiç hisarına girdi.
O hisar Sakarya suyu kenarında dere içindeki Sarıcahisar’dır. Birkaç gün yürüdüler, dönüp Geyve’ye gittiler.
Kafir hisarı bırakıp gitmiş, Koruderesi’nde kümede (avcı kulübesi) oturmuşlar. Osman Gazi’ye bildirdiler. Bunun üzerine, “Hey, ne duruyorsunuz?” deyince yürüyüp kümeyi buldular, göz açıp kapayıncaya kadar hemen işe başladılar.
Tekfurunu tutup Osman Gazi’ye getirdiler. Mal mülk ne varsa aldılar, sonra Tekfurpınarı’na geldiler, onu da aldılar. O yerlerde bir aydan fazla kaldılar. Bağlılık gösteren yerleri tımar erlerine verdiler ve halkını güvende olduğuna inandırdılar.
Vilayeti büsbütün kararlı hale getirdiler. Şimdi de öyledir. Mihal’ın İslamiyet’i kabulü ve bu fetihlerin tarihi, hicretin yedi yüz dördünde (M. 1305) gerçekleşti.”