fbpx

16.Yüzyıl Osmanlı’da Köy Kavramı

16.Yüzyıl Osmanlı'da Köy Kavramı Nedir?
Bu Yazıyı Paylaşın

Kır iskânlarının en büyüğü olan köy ler, üzerinde yaşadıkları toprak parçasıyla organik bir bütünlük oluşturan insanların sakin olduğu bir iskân merkezi olarak tanımlanmaktadır. Köyler, ekonomik fonksiyonları büyük ölçüde tarım ile hayvancılığa dayanan ve nüfusları şehirlere göre az olan yerleşme merkezleridir.

Daha doğru ifade ile geçimlerini hammadde üreterek sağlayan insanların yaşadığı nispeten küçük yerleşme merkezleri ile adı geçen faaliyetlerin yapılması için gerekli arazinin oluşturduğu birliğe köy denir.

XVI-XVII. yüzyıllarda, nüfusun çoğunluğu, geçimin tarım ve hayvancılıkla sağlandığı kırlarda yaşamaktaydı.[ Köyler, Osmanlı idari taksimatının en alt kısmında yer almakla birlikte bu idari mekanizmanın en önemli yapı taşlarıdır. Bu sebeple buralar, Osmanlı Devleti’nin en mühim gelir kaynağı kesimleriydi.

Köyler/karyeler zamanla gelişim göstererek büyüyebilir ve kaza haline de gelebilirdi. Bu durumda tahrir kaydı sırasında bu gelişim bir kanunname ile ifade edilerek idari taksimatta yapılan değişiklikle uygulamaya konurdu.

Bu tip değişimlerin tespit edilebilmesi için bir bölgeye ait tahrirlerin bir süreç dâhilinde incelenmesi gerekmektedir. Merkezi otoriteler tarafından planlı olarak kurulan şehirler hariç, bütün yerleşmeler başlangıçta küçük birer köy durumundadır. İncelen bölge, böyle bir gelişmeye örnek teşkil etmektedir.

Köyler yani karyeler, mufassal defterlerde çoğunlukla tımar sahibinin ismine göre kaydedilirken bazen defterlerin hemen başında bir indeks halinde de bulunabilmektedir. Bu indekslerde, çoğunlukla karye sayısı ve sıra numaraları verilirken zaman zaman hane sayıları da verilebilmekte idi. Tahrir Defterlerinin yazılış şekli herhangi bir köyün hakiki çehresini toptan görmemize manidir.

Bu konu hakkında Ömer L. Barkan’ın “köyler ekseriya bütün olarak değil muayyen şahısların vakıf veya tımar hissesi olarak ayrı ayrı kayıtlıdırlar. Bu sebeple aynı köyü ayrı ayrı hane adetleri ve sakinleri ile muhtelif sipahi tımarları arasında müteaddit defalar başka bir çehre ile zikredilmiş görmekteyiz.” şeklindeki tespiti çok önemlidir.[

Tahrir defterleri incelendiğinde karye kavramının standart bir hane sayısına bağlı olmaktan öte, yaşam tarzı ve kırsal özellikleri göre şekillendiğini görülmektedir.

Dolayısıyla, köyü diğer yerleşim birimlerinden ayırmak için esas kriter olarak benimsenmiş olan nüfus ölçüsü, bu dönemdeki köy gerçeğine uygun değildir. Zira bazen, bir kazaya bağlı 1-2 hanelik bir karye karşımıza çıkabilirken, aynı kazaya bağlı bir başka karyenin 200 haneye kadar ulaştığını da görebilmekteyiz.

Kır iskân yerlerinin, başka bir açıdan da dağınık ve toplu olarak iki kısımda açıklandığını belirtmek gerekir. Dağınık yerleşmelere rağmen, meskenlerin cami ve çeşme gibi unsurların etrafında toplu olarak inşa edilmiş olması, köylülerin iskân yeri ile iktisadi faaliyet sahasının birbirinden ayrılması ve hudutları tayin edilmiş olan bir üniteyi ifade etmesi gibi hususlar, XVI. yüzyıl karyelerinin özelliklerini belirtmektedir.

Karyelerin, cami ve mescitlerin çevresinde kurulup geliştiği, daha doğru bir ifadeyle cami ve mescitlerin karyelerin çekirdeğini oluşturdukları bilinen bir vakıadır.

Birçok vakıf kaydında köylerde bulunan camilerin imamlarına maaş karşılığı olmak üzere geliri ayrılan bir çiftlik, bağ yeri gibi üretim ünitelerinin gelirlerinin tahsisinden bunu anlayabiliyoruz.

Bir Osmanlı köyünde belirleyici olabilen diğer bir unsur da pazarlar olup, pazarı olan köylerin çevre köylere göre daha merkezi bir durumda olduğu görülmektedir.


Bu Yazıyı Paylaşın
Önceki Yazı

16.Yüzyıl Osmanlı’da Mahalle Kavramı

Sonraki Yazı

16.Yüzyıl Osmanlı’da Mezra Kavramı

Buraya Yorum Yazabilirsiniz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir